30 Ocak 2011 Pazar

17.kapı-anahtar

İşim gücüm dalga geçmek benim. İnsanlarla, olaylarla hayatla, dertlerle... Sevmezler beni bu yüzden. Ben de çok bayılmıyorum kimseye zaten. Tek yaptığım hayatı katlanılabilir hale getirmek, onlar beceremiyorlar diye dalga geçmeyi, beni düşman belliyorlar.
Onların sorunu canım benim, ben dalgamı geçerim yine, banane!

Tabi biri var gelip de gitmeyen hayatımdan. Yıllar geçer, yine bi bakmışım karşımda ve git diyemem, biliyorum, hissediyorum. Bi gün taksisine binmiştim, bi daha da inemedim galiba...

O da dalga geçtiğinden olabilir, "ee siktir git, naparsan yap" dedik kaç defa birbirimize, ama sonra dönüp bi baktık ki sarılıyoruz...

Şimdi bi kıza aşık. Kız ondan nefret ediyor. Nerden biliyorum, gittim konuştum, hatta sanırım biraz daha fazlasını yaptım.
Kız küçücük. Melek gibi derler ya öyle. Masal dünyasından çıkmamış. Dedesiyle yaşayan küçük Heidi.
Dışardan bakınca öyle yani.

İçine girince keskin kayalar var. Nasıl sertleşmiş içi o kadar bilemiyorum, kendini beslemiş adeta. Hayattan acı çekmez insan her zaman, o kendi kendini acıtmış, acıtarak büyütmüş. Birilerini yaralamak için can atıyor, neyin intikamını alacak bilmiyorum, ama büyük hedefleri var.

İsmi Esra. Kısa düz küt kesilmiş siyaha yakın saçlarına uygun (küt nasıl bir saç modelidir, neden bu isim verilmiştir....) bir isim. Vücudu küçük sayılır, ya da normal diyeyim. Narin görünüyor, ama çok da dokunsan kırılacak gibi değil, spor yapıyor galiba.

Şarap içmek zayıflatıyor O'nu da , benim gibi. Beni korkarak sevdiği için, yanımda sarhoş olmaya çekinmedi. Cesaret geldi, bir yabancının yanında içini dışına çıkarma cesareti.

Çocuktu. İsyan doluydu. Yaratanın neyi neden yaptığını çok fazla sorguluyordu, yaratıcının oyunlarını destekleyen insanlardan da bu yüzden nefret ediyordu. Şoförden de... Kaderin cilvesi lafını destekleyen her şeyden. Dolayısıyla aşık olmaktan da kaçıyordu, ama bu kadar kaçtığına göre belli ki olmuştu, şoföre.

Çok dramatik kaçacak, biliyorum ama, 10 sene önceki halimi görüyordum O'nda. Çok sevdim, aynı zamanda kıskandım da. Evet, itiraf zamanı, şoför beyimizin aşık olduğu kız olduğu için kıskandım, 10 sene geriden geldiği için, ben pek çok şeyi kaybettiğim halde o daha tüm kendini beğenmişliğiyle hayattan çok şey beklediği için... Sadece ufacık bi sempatiyle birlikte kıskançlık...

Sevişmelerini anlatmaya başladı. Beni yaraladığının farkında değildi, çünkü şoförü tanıdığımın farkında değildi. Sadece sarhoştu ve ben evine çağırdığı dertleşmelik sıradan bir yabancıydım.  

Çok kıskandım, unutamayacağı yaralar vermek istedim.
Şarap şişesini tutan ellerini öptüm. Çözülüverdi birden... Aktı geçti zaman, benim için sıradandı, Onun için ilkti. İkinci ilkini de sahte biriyle yaşadı yani. Ama daha çok yaralanacaktı bu kez, nefret etmiyordu çünkü, beni sevmişti .
Şoförden alamadığı hazzı verdim. Sevgiyle karışık haz, sonsuz bağımlılığı müjdeler.
Artık lezbiyen olduğunu düşünüyordu, ama değildi, sadece beni sevmişti.

Belime sarılıp uyudu tüm gece. Sabah da uyanmadı ben giderken.
Birini daha katletmenin verdiği iç sıkıntısıyla günlük hayatıma döndüm. Şoföre hiçbi şey anlatmadım. Anlayacaktı zaten her şeyi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder