5 Aralık 2010 Pazar

2.kapı-anahtar

Kime çekti bu çocuk bilmiyorum. Hayır, babası olsam başkasının çocuğu mu ki diye şüphelenirdim, ama ben doğurdum işte...

Ne babası ne ben, hiç kitap okumayız, (okumazdı rahmetli). Eskiden gazete okurduk, artık TV var diye ona da gerek duymuyoruz. Tamam, okumak iyidir de, O'nun gibisini de hiç görmedim. Hadi roman falan okursun, dizi seyreder gibi olur neyse de, bizimki yazıyor da... Ya yazıyor işte...Ne yazıyor bilmiyorum.

Bütün gün çalışınca başkalarının çocukları eve gelir, maç izler, çay içer, dışarı çıkar arkadaşlarıyla kahvede oturur -allah saklasın- içer içer, gelir yatar.
Bizimki küçüklüğünden beri bi garip. Dışarı çıkmaz, mahalle gençleriyle anlaşamaz. Küçükken bi kere dövmeye kalkmışlar da, kendini koruyabilmiş hiç olmazsa.

Şimdi de taksici, bütün gün çalışıyor,akşam gelir gelmez de yemeğini yeyip o kör ışıklı odasına çekiliyor. Arada bi meyve falan götürmesem yüzünü göremiyorum. Masa başında sürekli bi şeyler yazar duruyor, gözleri bozulacak, kafası yoruluyor boş yere, sırtı tutulacak, zaten oturuyor bütün gün takside...

Offf of.. Hiç görmedim ki böylesini. Allah sonunu benzetmesin, bi Aysel Abla'nın komşusunun oğlu böyle hiç çıkmazmış dışarı, camdan dışarı bakıp bakıp resim yaparmış, yaptıklarından da bi şey anlamazmış kadıncağız. Sonunda intihar etmiş koskoca adamken...

Benimki de öyle olacak diye ödüm kopuyor. Bi evlenseydi, aklı karısında olurdu, ev derdi geçim derdi derken bırakırdı kağıdı kalemi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder