5 Aralık 2010 Pazar

2.kk-Şoför Sarısı

Bir yandan en sevdiğim müziklerin- ki bunların çoğu 70 lerin popu ve erken dönem blues olurdu- olduğu kasetin arkasını çevirmeye çalışırken, koyu kahverengi ekose paltolu turuncu saçlı bir kadının sağ elini havaya kaldırdığını fark ettim.

İnce , narin, kemikli bir kadınsılık ve yüzünden akan özgüvenli sıkıntı.

Gerçi müşteri kıymetlimizdir, hele de taksiciysen. Gerçi bazen insan sıkılıyor pratik sosyolog olmaktan. İnsanlar, olaylar, anılar, yaşanmışlıkar, dertler, alkolikler, ayrılanlar, işkolikler..

Mesela şimdi bu kadın hemen hemen hiç konuşmayacak, sadece sert bir şekilde gideceği yeri mırıldayacak ve yol boyu parçalanmış ruh halini yine bana akıtacaktı.O kadar belliydi ki bu adımlarından, göz bebeklerinin büyüklüğünden ya da kapıyı elleriyle açma şeklinden.

Ben ise, o götürdüğüm yerde iner inmez ardından bakacağım, deri çizmelerini süreyere sürüye ama dimdik bir duruşla yürüyüşünü izleyeceğim. Hayatı hakkında düşüneceğim, neden bu kadar asil ama aynı zamanda yıkık dökük olduğunu anlamaya çalışacağım. O ise, sonbaharın perçemleri gibi hüzünlü saçlarına inat turuncu yaprakları eze eze ilerleyecek parkın içine doğru.Ben ise o gözden kaybolmaya başlayana kadar taksiyi hareket ettirmeyeceğim. Çünkü biliyorum, bu tip insanlar hep gözden kaybolan, gitmesi beklenen ama en çok da merak edilip özlenenlerdir. Ben de öyle yapacağım işte.

Sonra arabanın gaz pedalına basıp, dosdoğru banliyöde sayılan evime gideceğim. Son kattaki sıvası yıllanmış odama gireceğim koşarak, kırık dökük ahşaplarımın arasından geçerek az elektrik yakan ama emektar masa lambamı açacağım. O küskün ışık altında bir şeyler görmeye çalışacağım masaya yatırdım ruhları incelerken.

Ellerimin boş kaldığını göreceğim. En iyi dostumun yıllar önce bana verdiği o dolma kalemi alacağım elime. Hani tüm ara sokakları gezip,tam da hayalimdekini bulmasını hatırlayıp gülümseyeceğim.

Tırnaklarımı yine mürekkebe bulayacağım.Dolma kalemle bu kadar tutkusal bir bağ kurmama rağmen, ben nasıl kağıda kusuyorsam onun da parmaklarıma kusmasını engelleyemeyeceğim işte.

Ve başlayacağım karalamaya.Evime(mabedime) yakın bir banka şubesinin arka sokağına attığı kağıt atık kutusundan (özenle seçerek)aldığım tomarlarca kağıttan birinin üzerini.

Turuncu saçlı kadın diyeceğim içimden, seni şimdi ben yaratacağım. Ben, seni sana anlatacak olan yazarım. Ve sen, şimdi benim taksime adım atacaksın ya; ben seni içime, ruhuma alacağım.

Hadi turuncu saçlı, siyah çizmeli, koyu yeşil çantalı, kahverengi kabanlı kadın!
HAdi..
Mürekkebimin rengibi sen belirle içini katran gibi dolduran geçmişinle.
Nefesini duydum işte!
ARka koltuğa oturmayan ilk kadın!
Hoşgeldin yanıma..

ve zaman. başlat oyunu:





'İyi günler Hanımefendi.Nereye gidiyoruz?'

1 yorum: