'Bugünlük yeter, giyinip gidebilirsiniz' derken,
izmariti ağzının kenarında umursamaz bir sarhoşlukla duruyordu. Turuncuya kaçan sarı ışığın gölgelere boğduğu çalışma odası dumanaltı ve O, karşısındaki genç kadın giyinirken umarsızca mutfağa doğru gidiyor.
Klasik: Kahve yapacak yine.
Gerçi dün gece çayın Britanya'daki tarihi üzerine bir araştırma yazısı okurken canı müthiş çay çekmişti. Damağında o özüt özlemi alevlenmişti ama evinde hiç kalmamıştı. Bir yaprak bile!
Hay aksi diye mırıldanmıştı o an. gecenin ortasındaydı.Neyse artık, yarın alırdı.
Henry Fielding mi demişti, en iyi çay tatlandırıcıları aşk ve skandaldır diye.Halt etmiş.
Hem her neyse, O zaten şeker kullanmıyor. Dolayısıyla Aşkı da, skandalı da. Yoksa kullanmak fiilini başka bir amaçla mı kullanıyor?
Umursamazlığı üzerinde adımlarını sıklaştırmadan mutfağa geçip,kendine sert bir kahve hazırladı bile.
Boynu feci yorulmuştu. Bir kaç esneme hareket ile omuzlarını ve boynunu kıtlattı.
Bu sırada genç kadın çoktan giyinmiş, çantasını son bir kez kontrol ediyordu.'PAra?' anlamına geliyordu bu son hareketler ve kadına karşılık olarak 'Bir dahakine bu haftadakileri toplu olarak vereceğim. Perşembe günü görüştüğümüzde yani.' dedi bir anda.Sigarasını söndürürken musluk altında.
KAdın gülümseyerek teşekkür etti,saçlarını aynada kabaca düzelttikten sonra, kabanını giyip hızlıca evden ayrıldı.
İçindeki duygu neydi belli olmadan kapıyı yumuşak bir dokunuşla çarptı ve içeriyi derin bir sessizlik kapladı.
KAhvenin ilk yudumu alınıp, eski emektar radyo açılana kadar da bu sinir bozucu sessizlik katransı bir zafer edasıyla varlığını sürdürecekti.
Kahvesini bitirdikten sonra, yenisi yakıp, hatta neredeyse bitirip kül tablasına bıraktığı izmaritten bir fırt daha alıp (sonunda) sadece filtresi kalan sigarayı söndürdü. Tüm bu şeyleri o kadar yavaş ve zevkini çıkara çıkara yapıyordu ki, zamanı kontrol edilebilir ve bu akışı da zevkle birleştirebilir olduğunuza kanaat getiriyordunuz.
Sonra mutfağın hemen solundaki, küçük banyoya girdi. Güzelce ellerini sabunladı. Banyonun içindeki eski kova ve metal çantayı alıp odaya getirdi. Biraz önce kadının uzandığı yatağın kenarına koydu, gözlerindeki mutluluğun demlenmesini beklemeden küçük taburesine oturdu. Çantasını açtı,içinden ucu tüylü o büyüleyici aleti çıkardı. Önüne metal tüpten bir şeyler fışkırttı ve bu gösteriyi başlatan dokunuşları hareketlendirdi.
Müzik gibi ritimlenecekti birazdan devinimleri ve O,
Kiraladığı mankenin tuvalin üzerindeki yansımasına ilk yağlı dokunuşu yapacaktı fırçasıyla.
ve Nİhayet..
Ressam tarafından seçilen ilk renk kırmızı olacaktı,
kadının kurdelesinin kırmızısı..
iyi gidiyor...devam...
YanıtlaSil