10 Aralık 2010 Cuma

5.kapı- anahtar

- Naber abi?hayırlı günler...
- İyiyim sağolun?
- Bi simit alacaktım da...

Sanki simitçi olan O değilmiş gibi garipsedi Niyazi Abi.

Niyazi Abi öyledir, değişik bir geçmişi var, okumuş simitçidir! ama çalışmayı sevmez, keyfine düşkündür... günlük karnını doyuracak kadar çalışır. Bana kendini öyle tanıttı en azından.

Adam da O'nun hikayesini biliyormuş gibi, Niyazi Abi'nin garipsemesini hiç fark etmemiş gibi gitti aynı ağacın dibine oturdu.

Niyazi Abi kızgın kızgın kalktı, arabadan simit alıp verdi adama. Öylece baktı suratına, yanını işaret etti adam. İyice gıcık oldu Niyazi Abi. O kadar çok izlemiştim ki, yüz ifadesinden anlayabiliyordum hissettiklerini.

Ben fırsat bulduğum her sabah bu sahil kenarındaki çay bahçesinde çayımı içer, gazete okuyormuş gibi yaparak insanları izlerim. Özel bir sebebi yok, eğleniyorum işte. Herkes ayrı bi hikaye, insan eğlenmek isteyince her hikayeden kendine bi espri çıkartır.

Bu adamla Niyazi Abi'nin ilişkisi de belli ki eğlendirecekti beni! Doğru yerde doğru zamanda olduğumu hissettim.

Adam taksiciydi. Bi şapkası vardı, hafiften yana çevrilmiş, ama ikide bir oynuyordu yürürken şapkasıyla, sürekli hareket ettiriyordu. Bıyıklıydı, esmer bi yüzü vardı. Muhtemelen siyah ya da kahverengiydi gözleri. 30una yakındı yaşı. Bir gömlek, ince bir mont ve dizleri kabarmış sıradan bir pantolon giymişti. Çevresini umursamıyordu, aklında başka şeyler vardı, görmeden bakıyordu. Niyazi Abi'nin şaşkınlığını fark etmemesi de bundandı.

Yere oturunca önünden bir köpek yürüdü yavaş yavaş , ona takıldı gözleri... Onun bi noktaya sabit baktığını görünce Niyazi Abi de oraya baktı.

- Abi be, dedi, şu köpeğin ne düşündüğünü bilmeden ölüp gideceğiz!

Yine şaşırmıştı Niyazi Abi, hala kötü kötü bakıyordu adamın suratına. Adam birden yüzünü çevirip, ilk kez Niyazi Abi'nin gözlerine bakınca adeta korktu, başını yere çevirdi. O an adamın gözlerini göremediğim için kıskandım Niyazi Abi'yi.

Eğlencem dramatik bir filme dönüşmüştü. Sonunu merak ediyordum ama olmadı, adam kalktı yerinden, arkasını dönüp ilerlerken "hadi sana kolay gele" diye boşlukta simitli elini salladı, taksisine binip gitti.

Birkaç adım ilerde her şeylerine şahit olmuştum ama, sanki en heyecanlı yerinde dvd çizilmiş de film yarıda kalmış gibi sinirlenmiştim. Adamı takip etmediğime pişman da olmuştum birkaç saniye içinde.

Of... dedim. gittim olduğu yerde kalakalmış Niyazi Abi'nin yanına oturdum. yüzü bembeyaz olmuştu. Ne vardı bu kadar şaşıracak? Çok yaşlanmış görünüyordu... 20 yaş atmıştı adeta!

Hiçbi şey sormadım, O anladı gözlerimden merakımı. O konuşmayı çok seven, hatta bazen sussun diye beklediğim adam, ilk kez istemeye istemeye konuştu. Boğaza daldı gözleri, dudaklarını aralamaya üşenircesine başladı anlatmaya...

"Kızım..." dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder