Koluma bir şeyler sokmuşlardı.
Garip garip bipleme sesleri ile sinirlerim bozuluvermişti hemen
Ritimli olan, düzenli atan her şeye sinir olurum ben.Bilen bilir.
Ve işte karşımda garip bir ışık ( yok ölmedim daha), garip bir buğulu görüntü (lens kullanmıyorum).
Gülümsüyor mu ne? Anlamadım yani. Sanırım tanımıyorum bunu. Tanıyor muyum? Niye böyle garip garip bakmaya başladı. Telaşlandı, hatta korktu ve odadan çıktı. Bu arada ben neredeyim, bu burnumdaki garip şey de ne? Ya bu koku?
KAlbimin atışını hissedebiliyorum, yüreğim sanki göğüs kafesime tekmeler atıyor. Çocuk olarak bir kalp doğuracak gibiyim. Kasıklarımda bir ağrı hissetmeye başladım.Yoksa kalçalarım mı? Tam olarak anlayamıyorum. Burnum fena kaşınmaya başlıyor, elimi kıpırdatamıyorum. Bir şeylere sarılı.
Dur bir dakika, bir şey düştü üzerime en son.Bir baskı, bir acı, bir hissizlik.
O inşaatın önünden geçerken. O zaman ben hastanede olmalıyım. Algılarım fena değil, demek ki felç filan geçirmedim. İyiyim iyi.
Kafam zehir gibi, hatta enerji akıtıyor ruhuma.
Sanki bir şeyler değişmiş gibi içimde. Gözlerimin kenarları yanıyor, neden acaba?
Hah, işte içeriye girdi beyaz pelerinli insanlar. Kısa olan adam sol kolumdan tutup bir şeylere baktı. Sarışın olan sağ koluma bir şey soktu. Gören beni öldürüyorlar zanneder, o derece ciddiler. Garip, gülümseyesim geliyor. KAhkaha atasım, o anda anlıyorum yüzümde bir şeyler var. KEsik mi, dikiş mi? Çok sert bir şeyler. Sağ yanağım kaskatı, bir şeylerle kaplı sanki.Tam hissedemiyorum.
Derken O'nu görüyorum.
Arkalarda bir yerde saklanmış, büzülmüş, yorulmuş. Gülümsemeye çalışıyor.Sanırım gözlerim şiş. Bİr an da hissediyorum bunu. Yanmaya devam ediyorlar. GÜlümsemeye çalıştıkça ben, sanki acılarım daha da artıyor. HEp böyle olur zaten. Neyse, yeri değil bunu düşünmenin.
TAm o anda kısa boylu olan diğer koluma bir şeyler sokuyor. Ne kadar delik varmış yahu. Sokulmadık şey bırakmadılar.
Ve işte, yumuşamaya başladım.Sanki yatak üzerinde iki kat büyüdüm, yayıldım, genişledim hemencecik. Tüm dünya benim, tüm evren yatağım. Tüm rahatlama, tüm hazlar bir anda yayıldı damarlarıma.
Arkadalardan bir yerde uzunca boylu gözlüklü bir pelerinli yaklaşıp,elimi tutuyoro anda.İyi olacaksın,diyor. Her şey yolunda.Aman umrumda diyesim geliyor. Ama ağzımı kıpırdatamıyorum. İyice koptum iyi mi?
Başımı kaldırıp, O'na bakmaya çalışıyorum sadece. Doktorlar çabamı anlıyorlar ve bizi yanlız bırakabileceklerini söylüyorlar.
Duvarda büyük bir saat var. Sanki hastalar zamanı öğrenmek için ölüyorlar ya. Üstelik felakat derecede yüksek tik tak sesi odayı dolduruyor. Sinir bozacak kadar yüksek..Bozuyorda. Uyumuş olmam gerekmiyor mu benim? Takılıp kaldım 2 şişe şarap içmiş dünyada.
Oh sesler azalmaya başladı.
Bana yaklaşan ayak seslerini duyamıyorum , nefesini hissedemiyorum O'nun sırf bu yüzden.
Kiminle yanlız kalacaktım sahi ben?
Doktorlar çıkınca, yanıma geliyor biri sonunda. GÜlümsüyor. Ben de gülümsemeye çalışıyorum, ama suratım kaskatı olduğu için kıpırdayamıyorum. Gözlerimi yummak istiyorum, açmaya çalıştıkça dayanılmaz acıyorlar. Sanki dayak yedim, tekme tokat sadece suratıma vurmuşlar gibi. DAha da yaklaşıyor, elimi tutuyor. Sağ elimi. Yanıma usulca oturuyor.Yüzünü yüzüme değdiriyor. O halde, o acılar içinde bile vucüdum kokusunu tanıyor .O'nu arzulamaya başlıyor.Ölesiye. Eskiden gelen bir anı, tüm hücrelerime dokunuyor, apar topar izin bile istemeden tüm odalarıma doluveriyor. Savunmasızım. Çok fena yakalandım! Lanet olsun, uyumalıyım!
Önce burnunu sonra dudaklarımı sağ yanağıma değdiriyor. PEk bir şey hissedemiyorum, çünkü sargıların olduğunu anlıyorum o anda. Yüzümün içine edilmiş olması lazım sanırım. Bu kadar acı varsa bu kadar ağrı kesiciye rağmen.
Sanırım sadece gözlerim,saçlarım ve dudaklarım filan açık yüzümde. Anladığım o ki, sağ yanağımda bir yırtılma olmuş,oraya dikiş(ler) atarak yüzümü sarmışlar.
Ve işte, bana denizi hatırlatan kokusu..Okyanus ruhlu adam.
Tenimi kaplıyor her şeyiyle.. Dudaklarının sıcaklığını hissediyorum. Tüm hücrelerim hareketleniyor.Gözlerimde soğuk damlalar sertleşiyor.Yutkunuyorum. Ne kadar süre olmuştu O'nu görmeyeli? Çok fena hazırlıksız yakalandım.Toparlanamıyorum.
Dudaklarını hissediyorum dudaklarımda.
Hala aynı tattalar
Aynı sıcaklıktalar
Gözlerimi yumuyorum o anda.
Uyuyakalıyorum ya da kolumdan kanıma karışan o ilaçlarla sonunda uyutuluyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder